Keşf-i Kadîm…

Yeni olanı keşfetmekten daha değerlidir; kadîm olanı keşfetmek.

26 Ocak 2013 Cumartesi

Tarihin İcadı


Sevgili klavyedaşlarım ilk 6 yazımın çokda aydınlatıcı yazılar olmadığının bende farkındayım. Bu tarz olaylardan az yada çok hemen hemen herkes haberdar. Kimi az umursuyor kimi de takıntı halinde bu olayları araştıyor, bu herkesin kendi görüşü lakin su götürmez bir kaç gerçek var ki; bizi ayakta, otururken hatta uyurken zikiyolar.O yazdıklarımda beyninizi bir nebze de olsa boşaltıp olaylara objektif  bakmanızı sağlamayı amaçladım.

Ufaktan blog açma amacıma doğru ilerleyip, (Mossad'dan olur M16'dan olur bilemedin MİT'den olur) evde oturup penceremden birinin uçarak girmesini bekleyeceğim. Ne kadar bilgi birikimim varsa üşenmeden sizinle paylaşıp, hunharca ego tatmini yapmaya başlayabilirim artık.

Öncelikle olarak kabul etmemiz gereken kaç şey var canlarım. Onlardan biride tarih adında öğretilen şeyin, lise ders kitaplarından ibaret olmadığıdır. Hatta biraz daha cüretkar (şapkalı 'a') davranıp, lisede tarih adına öğretilen bir çok şeyin 'safsata' olduğunu söyleyebilirim sizlere. Şuan ki sağda solda resmi tarih diye geçen bilgiler; hakikatın dışında yeni bir TARİH İCADI'dır. Evet, saçma mına koyim bende kabul ediyorum. Tarih yaşanmış olaylar falan filandır ama bize öğretilen tarihin bir çoğu sonradan icad edilmiştir. İnsan evladı bile geçmişinden bahsederken; küçük Hero'luklarını anlatır, zeka pırıltılıklarından bahseder, dayak yediği olayları es geçer, kötü anıları törpüler.  Kocaman devletlerinde aksini yapmasını beklemiyordunuz heralde. Sen bile geçmişinden bahsederken o anıları atlayabiliyorsan, o büyük kahraman devlet adamlarıda elbette bir kaç şeyi gizli tutmak isteyecektir ki; 'Lan ben şurda şöyle bir hata yaptım, bundan dolayıda binlerce insan öldü binlerce insan yaralandı' diyelebilecek delikanlı tanımadım ben henüz(tanıdığınız böyle bir delikanlı varsa çaldırsın, ben ararım).

Yavşaklık sadece günümüzü özgü insan tavrı değil; geçmişten günümüze süregelen, nesilden nesile atlayan, çıkarcılık gözeten çok can sıkıcı bir durumdur. Bunun sonucu olarak, çıkar bokuna imha edilen belgelerin haddi hesabı yok ve tarih fizik değil ki deneyini yapasın. Sevgili arı kuşlarım tarihi asla tüm çıplaklığıyla öğrenemeyeceğimizi biliyorsunuz di mi ? (never ever!). Peki bu durumda; 'oldu o zaman ben gidiyorum' demek kadar yanlış bir politika yoktur. Birkoala atasözü der ki: 'Asla mükemmele ulaşamayacaksın lakin mükemmele ulaşmak için attığın her adım seni mükemmel yapar.' Bunu duyan Robin Williams'da: '(Birkoala'ya) Mükemmel değilsin. Seni şüpheden kurtarayım tanıştığın o kız da mükemmel değil. Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız. Önemli olan bu. Dünyadaki her şeyi bilebilirsin ama bunu öğrenmenin tek yolu denemektir.' demiştir (Good Will Hunting). Burdan herkes kafasına göre çıkarımlar yapabilir.


Tarihin İcadı'nın tamamen yanlış bişey olduğunu düşünmüyorum elbette. Tarihde yaşanan olayları günümüze göre değerlendirmemiz mümkün değil zaten. O zaman için gerekli olan neydi ? Hangi yalanların söylenmesi gerekti ? Bunları o zaman çerçevesinde değerlendirmemiz pek olağan değil. Belki isyan çıkmaması için bazı asi aydınlar asıldı sonra buna bi kulp uyduruldu yada daha büyük şeyler kazanmak için küçük şeyler gözden çıkarıldı, sonrada abinin biri: 'Bakın beyler biz şurda şöyle yaptık bizim torunlar niye böyle yaptığımızı kestiremeyebilirler, gelin resmi kayıtlarda küçük süprizler yapalım onlara. Alan memnun satan memnun olsun.' demiş olabilir.

Peki neden tarih ? Canlarım, benim bu konuda ki görüşüm şudur: 'Ak göt, kara göt belli olsun'. Bunu biraz açacak olursam; tarihini gerçekci bir şekilde öğrenecek olursan, gerçek dostlarını ve gerçek düşmanlarını işte o zaman tanıyabilirsin. Senin şuan ki dostlarını bilemem ama düşmanlarının taraftarı olduğun takıma söven kişiler olmadığını biliyorum, hoşlandığın kız\erkek ile çıkan hemcinsinin olmadığından da eminim. Bu örnekleri çoğaltabilirim tırtıllarım, sizden tek istediğim öfke duyduğunuz kim varsa; biraz daha hoşgörü gösterip, hata diye adlandırdığınız şeyleri yeniden gözden geçirmenizdir. Bu ülke neden bu halde diye sık sık sorarız kendimize ama hep komşu köyü içten içe sevmeyiz, yan mahalleye içten içe kılızdır, kapı komşumuzun yeni aldığı araba bize batar ve o arabaya illa ki bi kulp uydururuz. Afedersiniz de 'nah' gelişir bu ülke. Bu kadar kin, öfke, dedikodu varken hele bide arkasından konuşup kuyusunu kazdıklarımız... bi saniye izin verin lütfen, hüzünlendim şuan.


Yazının ciddeyini arttırıp, örneklerle durumun vahhaniyetini daha da belirginleştirmek istiyorum. Ernest Renan'a göre: 'Millet olmanın birinci şartı tarihi çarpıtmaktır.' Renan bize yıllarca öğretilen bayrak olmadan vatan olmaz, anayasa olmadan millet olmaz vs vs. diye simgesel olayları bir kenara bırakmıştır (katılmayabilirsiniz). Dil ve kültür gibi mühim konular, tarih dersimizde itinayla bir kenara itilmiştir (tamamen yoksayıldı anlamında demiyorum bunu. Fakat konuşulması gerektiği kadar konuşulmadı, konuşulduğu zaman da cafcaflı bir şekilde sadece üzerinden geçildi). Yıllarca o karatahta'nın üzerinde Atatürk Portresini, İstiklal Marşı'nı ve Gençliğe Hitabe'yi izledik. Vatanı sevmeyi gençliğe hitabeyi ezberlemek olarak gösterdiler lan bize. Biri de çıkıp demede ki: 'Lan hocam koskoca bir devletten bahsediyoruz fakat neden dedemin gençliğinde yazdığı yazıları okuyamıyorum, neden dedemle koskoca bir tarih var aramızda, bu kültür farkı nedir!'


Vatan sevgisi denilen şeyin ne olduğundan haberimiz yok daha. Sokağa çıkıp sorduğun zaman bizden daha milletçi, bizden daha çok sınırlarını koruma arzusuyla yanıp tutuşan başka bir millet yok. Lan o korumak istediğin topraklar gökten zembille mi geldi, hayr için başka devletler mi bağışladı? Geçmişinden bi'haber yaşayıp hatta daha dramatik bir şekilde; geçmişinden nefret edip modernleşmeye çalışan sen, vatanını sevdiğini mi zannediyorsun, ahmak herif! Tarihin hakkında en ufak bir bilgin yok ve bunun üstüne 'utanmadan' geçmişinle alay ediyorsun. Vatan sevgisi sadece eline silah alıp ona buna sıkmak değildir. Vatan sevgisi demek; geçmişine saygı duymak demektir, kültürünü, dilini yaşamak demektir.

Bu ülke de tarih nasıl mı icad edildi ? Müslümanım diye geçinim Kuran'dan bihaber müslümanlar ile nutuk'dan bi'haber kemalistlerin hiç bir farkı yok. Ve olay Kuran'ı okumakla, nutuk'u okumakla bitmiyor ki siz bu olay için henüz bir adım dahi atmış değilsiniz (Din konusunu da ileri bir tarihe ertelelim).
Tarihimiz adına bir kaç örnek vermek istiyorum. Nutuk'un bir kitapdan ziyade bir belge olduğunda hemfikiriz diye düşüyorum. 'İkinci Adam' kitabını yazarı Şevket Süreyya Aydemir; nutuk'ta yer alan ifadeleri araştırıp, kafasında soru işaretleri olduğunu ifade ettiği zaman İsmet İnönü: 'Nutuk tarihi değil, siyasi bir belgedir.' demiştir. Burdan çıkarımlarınızı yapabilirsiniz.
Nutuk ile alakalı diğer bir husus ise kayıp (çalıntı) sayfalardır. Bu sayfaların yerinde şuan 'yanılsamaların' olduğunu bilmenizi isterim.

Neyse konumuz Nutuk değil sadece küçük bir kaç örnekti (ilerde ele alınacak bir konu). Türkiye tarihinin en büyük ismi olarak görülen Atatürk'ün ele aldığı belge sayılabilecek nitelikte ki kitap bile değiştirilebiliyorsa yada birinci ağızdan farklı belgeler oluşturuluyorsa (İsmet İnönü'nün ifadelesiyle), bu işte büyük sıkıntı vardır canlarım. Bu demektir ki: 'Tarihimizin amına koymuşlar.'

Elimden geldiğince yanlış olan icadları, olması gerektiği gibi size aktaracağım. Vay sen Atatürk düşmanısın, yok efendim laiklik elden gidiyor gibi klişeleri bırakıp, edebinizle okuyun işte. Kimseye düşman, kimseye dost değilim, kim hangi naneleri yediyse(gemicik felan) işin iç yüzünü öğrenip size aktaracağım. Hee, inanırsın inanmazsın o beni bağlamaz. Hiç bir örgüt, kurum ve kuruluşa üye olmadığımı belirtirken, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden, yaşıtlarımın sağından solundan, Koalam'ın da dudaklarından öpt.

Ufak bir ayıktırma: Televizyon adında izlediğiniz bir çok şey; tarihin icadının devamıdır.
Ufak bir ekleme:: Hiç kimseye geçmişini sev, kültürünü, tarihini öğren, diline sahip çık diyemeyiz. Haddimiz değil, çünkü düşünce özgürlüğü(!) olan bir ülkede yaşıyoruz. Fakat 'ben geçmişimi sevmiyorum, tarihimi sevmiyorum, atalarımız yobazmış ama çok milliyetçiyim, vatanımı, milletimi çok severim ayrıca geçmişten kurtulup artık modern olmalıyız' gibi çelişki dolu ifadelerin herhangi birisini kuracak olursan, ağzını yüzünü zikerim! Haksızlığa hoşgörüyle yaklaşmak pek tarzım değildir.
Ufak bir belirteç: 'Ulan herşeyi ileri tarihe erteliyorsun, neyi, ne zaman yazacaksın ?' gibi sorular oluşabilir kafanızda. İleri tarihe erteleğim konuları, yeri geldi diye hemen yazacak olursam, konunun götünü başını toparlayamam.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder