Keşf-i Kadîm…

Yeni olanı keşfetmekten daha değerlidir; kadîm olanı keşfetmek.

13 Şubat 2013 Çarşamba

Meslekleştiremediklerimizden misin?

İnsanların topluca konuşma yapabildiği sitelerden birinde, 3 5 kişilik bir grup ile muhabbet ederken; konuşmamıza bir 'tsk' üyesi katıldı. Tatlı tatlı sohbetimizi yaparken arkadaşın biri, bu vatandaşa 'oğlum' dedi ve arkasında şöyle bir savunma geldi: 'Konuşmalarına dikkat et ben 'tsk' üyesiyim.' Lan arkadaş saniyenin 10'da 1'i hızla kan beynime sıçradı.

Bu subay kardeşimizle aramızda hararetli bir tartışma geçti. Sonra bana dedi ki: 'Ben o kadar eğitimden geçtim, o kadar zorluk çektim. İşte bu yüzden bana saygı duymak zorundasın eğer bana saygı duymuyorsan, bir gün bana işin düşecek olursa, bende sana yardım etmem.' Bunun üzerine ne kadar tartıştık bilmiyorum ama özetle bu insan evladının yaptığı savunmanın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlatmaya çalışacağım sizlere ballı sütlerim.

Benim hesaplarıma göre bir insana iki şeyden dolayı saygı duyarsın. Birincisi; yaşından dolayı, ikinciside; kişiliğinden, karakterinden dolayı. Meslek sahibi olmak günümüz şartlarında pek kolay değil zaten. Subaylığın eğimi zordur, amenna ama doktor olmak içinde beynin yıpranıyor kardeşim, çöpcü isen de genelde herkes uyuduktan sonra senin mesain başlıyor. Diyeceğim odur ki şeker kamışlarım; her mesleğin kendine göre, görülenden fazla zorluğu var.

Ayrıca bu vatandaş eklemeyide ihmal etmedi; 'Bir gün işin düşerse bana!' diye. Ulan zaten sen beni korumak için para alıyorsun. Ben olmasam işsizsin geri zekalı adam. Senin işin beni korumak, sen kimsin ki benim sana işim düşerse, beni korumayacaksın(!). Sonra demeyin ki bu ülke niye bu halde ? Biz neden hala gelişemiyoruz ? Abicim insanlarımız çılgın, elinde olsa Hindistan'daki kast sistemini ülkemize getirecek.

O koltuk eskir, o koltuk değişir hadi bunlarda olmadı insanız lan; ölebiliriz mesela. Eee sonra noldu lan? Ne subay kaldı, ne meslek kaldı, ne eğitim. Bu kadar koltuk sevdası nedir, makam mevki sahibi ol, olma demiyorum ama önce bir insan ol! adam ol! Hani hep anlatıp dururlar ya; 'sen vali olmuşun amma adam olamamışın' diye. Heh işte bizimki de öyle bir mesele.
_
_

Lan bu konuya başlamışken, değinmeden geçemeyeceğim diğer konuda; ülkemizde ki doktorların içler acısı durumları. Her doktor için geçerli değil tabi ki. İyi niyetli doktor abi ve ablalarımız olduğu gibi, mesleğini suistimal eden fazlasıyla doktor var. Söz konusu sağlık olunca daha bir hassas oluyorum bu konuda. Devlet dairesinde ki memur çayını içsin, muhabbet etsin; sonra gelip benim işimi halletsin demiyorum ama doktorların bu lakayid hareketleri, bişeyleri ertelemeleri, tam bir teşhiş koymadan reçete yazmaları harbiden canımı çok sıkıyor ya.

Söz konusu sağlık ulan. Adam eli bilmem neresinde seni dinliyor, o elini ordan çıkarıp sana ilaç yazıyor ve 'al bu seni iyileştirecek.' Ya siktirgit. Aklı başında kim inanır buna?

Bir yakınımın başına gelen olayı kısaca anlatmak istiyorum. Akrabam doktora gidiyor, saatlerce sıra bekliyor felan. Tabi kankiler, tanıdıklar bide cankiler sırası gelmeden; dur dur ne sırası gelmeden, adamlar sıra bile almadan giriyor içeriye. Bizimkiler hala eli mahkum beklemeye devam ederken, öfkesine hakim olamayan hasta yakını elinde sopayla.. şaka şaka bu öyle değil, hastanın biri doktorla tartışmaya başlamış ki o sırada hanfendi! telefonuyla konuşyormuş. Sinirlerine hakim olamayan doktorda -abi ciddi ciddi-: 'Bu nasıl iş yeaaa. Bi annemgille bile konuşamayacak mıyım ben? Bi rahat vermediniz adama.' diye nağralar ataraktan hızlı adımlarla olay yerinden uzaklaşmış. Güzel kardeşlerim; o adam neden hastanede? ne için para alıyor? görevi nedir? bu soruların cevabını verebildiyseniz olayı çözmüşünüz demektir.

O tv'de; 'yine doktora şiddet' başlığı altında izlediğimiz haberlerin büyük bir çoğu, bu tarz doktorların başına gelmektedir. Kendine hakim olamayan hasta yakınlarıda %79 ila %92 arasında haklıdır.

Özetle: Ben bi annemgille konuşamayacak mıyım yeaa :(

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder